
Tutuklama koruma tedbirinin uygulanışı
- Asliye Ceza Mahkemesi, Hidayet Karaca ve Emniyet mensupları müdafilerinin sulh ceza hâkimlerinin reddi istemini kabul yönünde karara bağladıktan sonra müdafilerin tahliye istemlerini karara bağlamak üzere CMK m.27/4 uyarınca dosyayı nöbetçi 32. Asliye Ceza Mahkemesi’ne göndermiştir. Mahkeme, tahliye başvurusunu inceleyerek evrensel hukuka ve özellikle AİHM içtihatlarına uygun bir karar vermiş, 25/04/2015 tarihli kararını aşağıdaki gerekçelere dayandırmıştır.
“—Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren yargıç daha sonra CMK 100 maddesi gereğince tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığını tartışması gerekmektedir….isnat edilecek suça verilecek cezanın ağırlığı kendiliğinden sanığın kaçma tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle tutukluluğun devamını haklı kılmaz. Kaçma tehlikesi ile ilgili olarak sanığın karakteri, ahlaki durumu, ikametgahı, mesleği, mal varlığı, aile bağları, kovuşturulduğu ülkedeki bağlantıları, tutukluluğa karşı gösterdiği tepki, başka bir ülkeye gerçekten kaçmayı planlayıp planlamadığı gibi unsurlar incelenmesi gereken diğer unsurlardır (Neumeister esas hakkındaki gerekçe bölümü sayfa 10 kararında göstermiştir) bu karar ışığında dosyamız şüphelilerinin Emniyet görevlisi olan meslekleri ve şüpheli Hidayet Karaca’nın gazeteci olması, ikametgahları, bir çoğunun kendiliğinden gelip teslim olmaları, vb. durumları nedenleriyle kaçma şüphesi içerisinde olmadıkları evraklardan açıkça anlaşılmaktadır.
—Yukarıda yazılı koşullar sıralı olarak gerçekleştikten sonra tutuklama tedbirinden önce CMK 109 maddesinde karşılığını bulan ve Anayasanın 13 maddesinde “ölçülülük” ilkesi gereğince CMK 109 maddesinde düzenlenen diğer Adli Kontrol tedbirlerinin neden yetersiz kalacağı hususunun tartışılması gerekmektedir. Nitekim klasörler incelendiğinde AIHM yukarıda yazılı kararındaki kriterler tartışılsa idi şüphelilerin bu kriterler ışığında tutuklama tedbirinden önce adli kontrol tedbirine dahi gerek olmadığı evrakların incelenmesinden anlaşılmıştır.
—AİHM Yasadaki tutuklama nedenlerine ilişkin terimleri ya da uygulamaları kalıp ifadeleri tekrarlamakla yetinen ve yasadaki tutuklama nedenlerini olayla ilişkilendirmeyen Ulusal Mahkemelerin tutukluluk konusundaki kararlarını soyut olmakla (Netellier Sayfa 51) veya basma kalıp olmakla (Yağcı ve Sargın Sayfa 52, Demirel Sayfa 58 ) veya ayrıntıdan yoksun olmakla (Simumova Sayfa 70) eleştirilmektedir. AİHM bu tür kararları gerekçesiz veya gerekçesi yetersiz kararlar olarak görerek sözleşmenin ihlal edildiği sonucuna varmaktadır.
—Dosya, klasörler ve CDler incelendiğinde yukarıda tartışılan usul yasası ile AYM ve AİHM İçtihatları doğrultusunda tutukluluğu gerektirir olgu ve delillere rastlanmadığı gibi, şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamını gösterir yeni olgu ve delillere ulaşılamadığı, ayrıca şüphelilerin meslekleri, sosyal durumları, karakterleri ve ahlaki durumları, sabıkasızlık geçmişleri, ikametgahları, mal varlıkları, aile bağları, tutukluluğa karşı gösterdikleri tepki, kendiliklerinden gelip teslim olmaları gerektirir nedenler görülmemiştir.”
- Asliye Ceza Mahkemesi’nin savcı tarafından itirazı mümkün olmayan 25/04/2015 tarihli tahliye kararı hukuk âleminde yerini almıştır. Bu karar hiçbir makamın incelenmesine ve denetlemesine tabi değildir. Anayasa m. 138/4’e göre “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Kararı uygulamayanlar ve onları azmettirenler birlikte Anayasa’yı askıya almış olmaktadırlar. Anayasal bir suçun yanı sıra haklarında tahliye kararı verilmiş bulunanlara yönelik olarak da “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçu mütemadi bir şekilde işlenmektedir. Daha sonra yeni hâkim görevlendirilmesiyle oluşan İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin daha önce aynı mahkemece verilmiş ve hukuk âleminde kesinleşmiş bir kararı yok sayma kararı verme yetkisi bulunmamaktadır. İtirazı mümkün olmayan ve hukuk âlemine doğmuş bir kararı yetkisi olmayan bir başka hâkimin ortadan kaldırması hukuk güvenliğini yok eder.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: