
Umut
Adına umut dediğimiz şey ertesi günü arzuyla beklemek, yarının bugünden daha güzel bir gün olacağına yönelik bir inanç değilse nedir?
Şu anda Türkiye’ye baktığımda beni sadece iki şey umutlandırıyor. Birincisi HDP’nin seçim barajını geçme olasılığı, ikincisi Beşiktaş’ın her gecen gün artan şampiyonluk şansı. Sağı solu belli olmayan Beşiktaş’ı bir kenara bırakacak olursak, HDP’nin barajı geçmesi Türkiye’de birçok şeyi değiştirecek. Öncelikle Erdoğan’ın delicesine arzuladığı, her gün yüzlerce kez yandaş kanal ve TRT’de tekrarladığı başkanlık düşü suya düşecek. Başkanlık sisteminin kurulamaması aynı zamanda son 12 yılda kurulan hiyerarşik rant düzeninin de sonunu getirecek. Tepedekinin süngüsü düştüğü anda altta şu anda biat etmiş olan yüzbinlerce çıkar sahibi geleceklerini başka mecralarda aramaya başlayacak. Bu, kısa vadede siyasette çalkantı anlamına gelse de 12 yıllık bir dönemin safraları atılacak. Kimse yüksek sesle bahsetmek istemiyor, ama ciddi bir koalisyon olasılığı gözüktü. Eğer oy sayımı son yerel seçimlerde olduğunun tersine siyasi iktidarın müdahalesi olmaksızın gerçekleşirse AKP’nin tek parti iktidarının sonuna yaklaşıyoruz demektir.
HDP’nin barajı geçmesinin ikinci bir karşılığı Kürt barış sürecinin –bakin özellikle çözüm süreci demiyorum– parlamentoda partiler temelinde karşılığının olması anlamına gelecek. Şu ana kadar Erdoğan ve Öcalan arasında ilerleyen görüşmeler demokratik bir saydamlık kazanmış olacak. Demokratik saydamlık barış süreçlerinin meşruluğu bakımından çok büyük önem arz ediyor. Meclis tarafından da onaylanan bir barış süreci yeni bir düşük yoğunluklu iç savaş olasılığını kesin olarak ortadan kaldırmış oluyor. HDP’nin de barış sürecinde Kandil ve İmralı’ya göre daha ön planda ve daha sözü geçen bir konum edinmesi mümkün olmuş oluyor. Halk oyuyla Meclis’e girmiş milletvekillerinin tutumu barış sürecinde çok daha belirleyici olacak.
HDP’nin Meclis’te yer almasının üçüncü bir katkısı CHP’nin Kürt sorununun çözümünde daha etkin, yerel demokrasinin güçlendirilmesi anlamında daha kesin adımlar atmasını sağlamak olacak. Cumhuriyet Halk Partisi kendini sol çerçevede tanımlayan bir HDP’nin yanında ister istemez sosyal demokrat bir zemine kayacak, iki parti arasında Meclis’te yasama sürecinde ortaklaşma olacaktır. Erdoğan’ın otoriterliğini artırdığı son üç yıl boyunca kısıtlanan özgürlüklerin önü de yeniden açılmış olacak.
Başta da söylediğim gibi umut ediyorum. Umut ediyorum Haziran Mayıs’tan güzel olacak.
@UlasDogaEralp
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: