
Will Smith Yılmaz Erdoğan’ı tanısaydı
Will Smith Hollywood’un en güçlü aktörlerinden biriydi, ta ki 2013 yılında oğlu Jaden ile oynadığı ve M. Night Shyalaman’ın yönettiği After Earth/ Dünya: Yeni Bir Başlangıç gişede çakılana kadar. Smith’in de ifade ettiği gibi bu filmden sonra büyük bir hayalkırıklığı yaşandı. Şimdi ünlü oyuncu yeni bir çıkışın peşinde; ancak son filmi “Focus/ Fokus” bunu başarabilecek gibi değil.
Biri usta diğeri yolun başında iki dolandırıcının üç yıl arayla yaptıkları iki işi, araya romantizm ve komedi katarak anlatmaya çalışan Fokus seyirciye kesinlikle isteneni veremiyor. Esasında 2005 yılında Yılmaz Erdoğan’ın çektiği “Organize İşler”i biri Will Smith’e izletip Amerikan versiyonunu çekelim deseydi kesinlikle çok daha başarılı olurdu.
Nicky Spurgeon (Will Smith) işinde oldukça başarılı bir dolandırıcıdır. Bir gece kendisini dolandırmaya çalışan acemi dolandırıcı Jess Barrett’ın (Margot Robbie) yetenekli olduğunu keşfedip onu ufak bir denemeye tabii tutar. Jess bu sınavdan başarıyla geçince de Nicky onu ekibiyle tanıştırır ve New Orleans’taki yeni planladıkları işe dâhil eder.
Ne var ki dededen dolandırıcı olan Nicky Jess ile romantik bir yakınlaşma yaşayınca babasının öğüdünü tutarak ondan bir anda ayrılır. Aradan üç yıl geçtikten sonra Nicky yeni bir işin peşine düşer. Bu sefer Buenos Aires’te iki zengin adamın motor sporlarındaki rekabetinden yararlanmak istemektedir. Ancak Jess’in Nicky’nin iş yaptığı Rafael (Rodrigo Santoro) ile birlikte olması her şeyi altüst edecek gibidir.
Hollywood’da dolandırıcılar üzerine iyi filmler çıkmıştır. Bunların en bilineni 1973 yılında George Roy Hill’in yönettiği yedi Oscar’lı “The Sting/ Belalılar” filmidir. Son dönemde çekilen “Ocean’s” serisi, 21, “Inside Man/ İçerideki Adam” bu türde güzel örneklerdir. Bütün bu filmlerin ortak özelliği de izleyiciyi ters köşeye yatıracak bir finalinin olmasıdır. Özellikle “İçerdeki Adam” ve “Belalılar” bu noktada zirvedeki birkaç filmden ikisi.
“Fokus” ise sanki hikâyesinin çok da kuvvetli olmadığının farkında. Bunun öncelikli nedeni film boyunca Margot Robbie’nin vücudunu cömertçe sergilemesi. Bu noktada filmin hem senaristi hem de yönetmenleri olan Glenn Ficarra ve John Requa tıpkı filmin başında sürekli anlatıldığı gibi izleyicinin dikkatini Robbie’nin üzerine çekip filmin noksanlarını kapamaya çalışmışlar.
Zaten filmin ilk yarısı “Leverage” dizisinin kimi bölümleriyle inanılmaz benzerlik taşıyor. İkinci yarıda ise Nicky ile Jess’in ilişkisine ağırlık verilerek planlanan dolandırıcılık arka plana itilmiş. Ayrıca film boyunca yapılmaya çalışılan espriler de kimseyi güldürmüyor. Kısaca Ficarra ve Requa hem mizah hem de senaryo açısından önceki filmlerinin bayağı gerisinde kalmışlar.
Yazının başında da dediğim gibi keşke Will Smith bir şekilde “Organize İşler”i izlemiş olsaydı veya biri ona bu filmi tavsiye etseydi. Nicky Spurgeon tam bir Asım Noyan olamasa da ona benzeyebilirdi ve Yılmaz Erdoğan’ın kimi esprileri Amerikalılara da aynı güzellikte aktarılabilirdi. Sonuçta Asım Noyan da Nicky de bir şekil hayatta çekiç olmaya çalışıp kalplerinin güzelliğinden bunu tam olarak yapamayan iki karakter.
“Fokus” senaryo, oyunculuk veya hikâye açısından maalesef pek bir şey vadetmiyor. Ne “The Wolf of Wall Street/ Para Avcısı” ile yıldızı parlayan Margot Robbie’nin ne de Will Smith’in iyi bir oyunculuk sergilemediği film izleyen kimseyi mutlu edemeyecek gibi.
***
FOCUS/ FOKUS
Yönetmen: Glenn Ficarra ve John Requa
Senaryo: Glenn Ficarra ve John Requa
Görüntü Yönetmeni: Xavier Grobet
Oyuncular: Will Smith, Margot Robbie, Rodrigo Santoro, Gerald McRaney
*
Not:
Geçmiş yazılara şu linkten ulaşabilirsiniz: