Cuma , 29 Mayıs 2015
Anasayfa » Yazarlar » Ya geçemezse…
Ya geçemezse…

Ya geçemezse…

Ağzımdan yel alsın ama, ya HDP barajın altında kalırsa ne olacak?

Bu konuda uzun uzadıya yazıp çizen çok kişi var. Ben burada matematiksel hesaplara girmeden, HDP’nin barajın altında kalması durumunda olacaklar hakkında biraz fikir yürüteyim istedim. Öncelikle bir siyasi hareketin başarısı eğer yüzde on gibi olağandışı yükseklikte bir secim barajını geçip geçmemesi ile ölçülüyorsa bu işte bir hata var demektir. Ezkaza HDP yüzde 9,8 alsa bu şimdi HDP’nin başarısız olduğunu mu gösterecek? Tabii ki hayır. Ne var ki içinde HDP’nin bulunmadığı bir parlamento temsilde eksik bir parlamento olacaktır. Özellikle barış sürecinin sağlıklı işlemesi için HDP’nin parlamentoda bulunması çok önemli. Parlamento dışında kalan HDP elbette ki barış süreci için önemli bir oyuncu olmaya devam edecektir. Ama olması gerektiği şekilde asal bir oyuncu değil de Kandil’in ve İmralı’nın peşinden giden bir oyuncu olarak. Kandil’deki şiddet yanlısı kanadın ön plana çıkması aynı zamanda Erdoğan ve onun çevresinde kümelenen savaş yanlısı kesimlerin de elini kolaylaştıracaktır. Erdoğan’ın, idamı geri getirmeye yönelik sözleri biraz da bu şekilde okunmalı.

İkinci büyük kayıp seçim sonrası yeniden gündeme oturması beklenen yeni anayasa süreci. Erdoğan’ın yeni anayasadan ne anladığı her gün yapmış olduğu konuşmalarda zaten açıkça belli. Kendisini sorumsuz ve kontrolsüz bir başkan yapmak isteyen Erdoğan, uzaktan kumandayla yönettiği, Meclis’teki AKP koltuklarının sayısının seçim sonrasında 330’a ulaşmasından büyük bir mutluluk duyacaktır. Anayasa değişikliği referandumuna yol açacak bu sonuç Türkiye siyaseti için her anlamda felaket olur. Meclis’teki gerginliğin sokağa yansıması kaçınılmaz olur. Üçüncü ve bence daha da büyük kırılma Kürt kökenli vatandaşlar ve devlet arasında son kalan bağların kopmasıyla yaşanacaktır. Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde HDP oylarının Meclis’te temsil edilmemesi Kürt siyasi hareketini daha yoğun biçimde özerklik arayışına itecek, bölgesel parlamento kurulması gündeme gelecektir. Bu veya benzeri bir gelişme Türkiye’nin fiilen bölünmesi anlamına gelir ve bunun da en büyük sorumlusu AKP hükümeti, daha doğrusu Erdoğan olur. Erdoğan anladığım kadarıyla barış sürecini gözden çıkarmış olduğu için bölgesel parlamento girişimini iç savaş ilanı olarak değerlendirip savaş düğmesine kolaylıkla basabilir. PKK’nin silah bırakmamış olduğu düşünülürse 90’lı yıllardan da kanlı bir sürecin başlaması ne yazık ki şaşırtıcı olmaz.

Son olarak HDP’nin kıl payı bile olsa parlamento dışında kalması sandıkta hile kuşkularını artıracaktır. Türkiye’nin birçok yerinde sonuçlardan memnun olmayan yurttaşların gösterdiği tepkiler neo-faşist İç Güvenlik Yasası uyarınca polis şiddetiyle bastırılırsa sokak çatışmaları başlayabilir. Bu nedenle seçim sandıklarına, sandık sonuçları bilgisayara girilene kadar sahip çıkılması son derece büyük bir önem arz ediyor. Umalım ki HDP barajı geçsin ve Türkiye’nin önü açılsın.

@UlasDogaEralp

Etiketler:

Hakkında Ulaş Doğa Eralp

Ulaş Doğa Eralp